Bağımsızlık Mücadelesinin Başlaması ve Gelişmesi

I- KUTLUG KAGAN VE II. GÖK-TÜRK DEVLETİ'NİN KURULUŞU

1- Bağımsızlık Mücadelesinin Başlaması ve Gelişmesi


Elli bir yıl süren Çin hakimiyeti ve karışıklık döneminden sonra
Doğu Gök-Türk Devletinin son hükümdarı İl Kagan (Hsie-li)'ın soyundan gelen Kutlug,
yaptığı başarılı savaşlar sonucu 682 yılında II. Gök-Türk devletinin bağımsızlığını ilan etti.
Böylece II. Gök-Türk devleti kurulmuş,
Çin hakimiyetinin baskısı kırıldıktan sonra
diğer bütün Türk boyları hürriyetlerine kavuşmuş oluyordu.
Kutlug'un kazandığı mücadele aslında Çin esaretine karşı başlayan bir hareketin
üçüncü aşaması idi.
679'da patlak veren ilk ayaklanma teşebbüsünün liderleri arasında
Kutlug'un adı görülmemektedir.
A-shih-te Feng-chih ile A-shih-te Wen-fu,
A-shih-na Ni-shu-fu'yu kendilerine kagan adayı seçmişlerdi.
Onların başlattığı ilk isyan hareketi başarısızlığa uğrayınca A-shih-te Wen-fu
ikinci bağımsızlık savaşına girişti.
Fakat, Çinlilerin hileleri ve baş gösteren yiyecek sıkıntısı
bu hareketin hedefine ulaşmasını engelledi.
İkinci bağımsızlık teşebbüsünün başarısızlığa uğramasının neticesinde
elli dört Gök-Türk reisi teslim olduklarında
öldürülmeyeceklerine dair söz verilmesine rağmen,
Çin başkenti Ch'ang-an'ın doğu pazarında idam edildiler.

Çinlilerin elinden kendini kurtarmayı başaran Kutlug,
Çogay-kuzı (Ts'ung-ts'ai dağı)'ya sığındı.
Onun bu mevkiye varışı Gök-Türkler için adeta bir dönüm noktası oldu.
Burada kendini Çin baskısından korumak imkanı bulduğu gibi
Dokuz Oğuzların sürülerini yağma etti.
Bu şekilde kuvvetinin arttığını görünce de bağımsızlığını ilan ederek
II. Gök-Türk Devletini resmen kurdu.

Kutlug'un hükümdarlık unvanı kaynaklarda açıkça belirtildiği üzere İlteriş idi [15].
Kendi adı olarak görülen Kutlug da bilindiği gibi eski Türkçede
çok yagın kullanımı olan bir kelimedir [16].
II. Gök-Türk devletinin kuruluş mücadelesi üç ayrı safhaya ayrılmaktadır.
630 yılında yıkılarak Çin hakimiyetine giren Doğu Gök-Türk devleti,
681'e kadar bu durumunu devam ettirmiştir.
Elli yıldan fazla süren bu esaret dönemi 682'de
II. Gök-Türk devletinin kurulmasıyla son bulmuştur.
Bu devrede Doğu Gök-Türk ülkesi çok çeşitli olaylara sahne olmuştu.
Çinliler esir aldıkları ya da gidip kendilerine teslim olan yüz binden fazla Türk'ü
Çin'in içlerine, özellikle kuzey eyaletlerine yerleştirdiler.
Yerleşenlerin nüfuslarının kısa sürede artması
ve 639'da Chie-shih-shuai'ın isyanı üzerine kendi ülkelerinde yerleşen Türklerin
gelecekte büyük bir tehlike teşkil edeceğini farkederek,
Gök-Türk ülkesine geri göndermek istediler.
Ancak, 629 yılından beri Doğu Gök-Türk ülkesinin kuzey taraflarını
ellerinde tutan Sir Tarduşlar,
kendi siyasi güçlerinin zarar görmesi endişesiyle buna karşı çıktılar.
Böylece başlayan mücadeleler 647 yılına kadar sürerken
Altay Dağları civarında Ch'e-pi adlı Gök-Türk hanedanından gelen bir bey
bağımsızlığını ilan etmiş, kendine kagan unvanını almıştı.
Sir Tarduşların gücünü bertaraf eden Çinliler, Uygur,
Karluk ve diğer Türk boylarını onun üzerine saldırtarak ortadan kaldırdılar.
650 yılına gelindiğinde Doğu Gök-Türk ülkesi tamamen Çin'deki
T'ang hanedanının kontrolüne girmişti.
Doğu Gök-Türk ülkesini baştan başa Çince isimler altında
askeri valiliklere ayıran Çinliler,
bu şekilde 679 yılına kadar herhangi bir ayaklanma hareketiyle karşılaşmadılar.
Çinlilerin bu sağlam kontrolünün temelinde hiç şüphesiz 650 yılında tesis edilen
askeri valilikler sistemi yatmakta idi.
Gobi Çölü'nün güneyindeki büyük general askeri valilikte
Gök-Türk hanedanından gelenler bulunuyordu.
Adı geçen çölün kuzeyindeki büyük genel askeri valiliğie ise
diğer Türk boyları bağlanmıştı.
Burada her bir boya özel garnizonluk verilmiş, boy reisleri idareci tayin edilmişti.
Güneydeki askeri valilikte ise Gök-Türk hanedanından gelen beyler
değişik garnizonların başına askeri vali veya kumandan rütbeleriyle getirilmişti.

Bahsettiğimiz küçük parçalara bölünme yirmi dokuz yıl Gök-Türklerin
bir araya gelip Çin tahakkümüne karşı isyan etmelerini engelledi.
679 yılının kışına gelindiğinde ilk isyan kıvılcımı patlak verdi.
Askeri valiliğin idarecilerinden A-shih-te Wen-fu ve A-shih-te Feng-chih
isimli iki lider Gök-Türk hükümdar ailesine mensup A-shih-na Ni-shu-fü'yu
kagan olması için ikna ettiler [17].

Böylece bağımsızlık savaşı başladı [18].
Bu askeri valiliğe dahil yirmi dört eyaletin reisleri hemen onlara katıldı.
Sayılarının kısa zamanda yüz bine ulaşıp,
geniş bir alana yayılmasından bunun uzun süredir planlanmış
çok organize bir hareket olduğu sonucunu çıkarabiliyoruz.

Çin'deki T'ang hanedanı imparatoru Kao-tsung hiç beklemediği bu olay karşısında
önce şaşırmış, sonra büyük bir ordu hazırlayıp
Hsiao Ssu-ye'yi [19] başına kumandan tayin etmişti.
Daha önce Gök-Türk ülkesinde birçok başarılar kazanmış olan
Çinli general kendine çok güveniyordu.
Ancak, kuzeyde soğuğun fazla olduğu yerlerde askerlerin derileri çatlamaya başlamıştı.
Çin ordusunun hareketlerini yakından takip eden Gök-Türkler ani bir hücumla
bu orduyu dağıttılar.
On binden fazla Çinli asker savaş meydanında öldürüldü [20].
Gök-Türkler daha ileri bir hücum yaptılar.
Hatta Ting eyaletine kadar geldiler.
Burayı savunan Çinli kumandan onlarla savaşmayacağını anlayınca bir hile [21] ile
kendini kurtardı.

Çin imparatoru yeni bir ordu hazırlatarak başına P'ei Hsing-chien'i tayin etti.
Üç yüz bin kişiye ulaşan söz konusu ordu
Gök-Türkleri mağlup etmeye muvaffak oldu [23] (Hei-shan'da) [24].
Gök-Türk liderlerinden A-shih-te Feng-chih esir edildi.
Mağlubiyetten sonra kagan seçilen Ni-shu-fu bir suikastla öldürülmüş,
kesik başı Çin'e götürülmüştü.
Kurtulanlar Altay Dağlarının doğusundaki Kurt Dağı (Lang-shan) adlı mevkiye ulaşarak
kendilerini koruyabildiler [25].
ayrı hareket eden diğer Gök-Türk grubu da Yün eyaletinde yenilmişti [26].

Bu ilk teşebbüsün başarısızlığa uğramasına rağmen hayatta kalabilen
A-shih-na Fu-nien'i destekleyerek, kagan ilan ettirdi.
Hızla gelişen hadiselerde Kansu'daki eyaletler Gök-Türk hücumlarına maruz kalmıştı.
Çin imparatoru yoğun hazırlıklar içinde birkaç ordusunu Gök-Türkler üzerine
gönderecek iken casuslar, A-shih-na Fu-nien ile A-shih-te Wen-fu'nun Karakum
kuzeyinde ağır bir kıtlık içine düştükleri haberini getirdi.
Bunun üzerine harekete geçen Çin orduları çıktıkları uzun yürüyüşte
Gök-Türkleri bulamadılar.
Geri dönerken Çin ordusu A-shih-te Wen-fu ile sonucunu alamadığı bir savaş yaptı.
Arkasından Heng Suyu kenarında
A-shih-na Fu-nien ile dört Çin ordusu arasında savaş oldu.
Bu orduların dördünü de mağlup etmeyi başaran Fu-nien,
Çinli generalleri savaş meydanından kaçırtmıştı.
Ardı ardına yenilgiler üzerine İmparator Kao-tsung, ile ayaklanmayı bastıran
P'ei Hsing-chien'i devreye soktu.
Adı geçen general soğuk savaş taktiklerini uygulama safhasına koydu.
Önce iki lider A-shih-te Wen-fu ile A-shih-na Fu-nien'in arasını açtı.
Sonra Wen-fu ani bir hücumla Fu-nien'i mağlup etti.
Böylece bağımsızlık savaşına birlikte başlayan Gök-Türklerin gücü
kendi iç çatışmalarından dolayı zayıfladığı gibi askerlerinin çoğu dağılmıştı.
Arta kalanlara Çinliler bir darbe indirmek istiyorlardı.
Fakat, zaten sayısı azalan askerlerinin çoğu hastalanınca
P'ei Hsing-chien'e teslim olmak istediklerini bildirdiler.
Fu-nien'e teslim oldukları takdirde idam edilmeyeceklerine dair söz vermişti.
Ancak verdikleri sözde durmayan Çinliler,
onları ve onlarla birlikte gelen elli dört Gök-Türk reisini
başkentlerinin doğu pazarında idam ettiler [27].

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 3 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 331-334, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl