Bilge'nin Çin ile Mücadelesi ve Tonyukuk'un Stratejileri

6- Bilge'nin Çin ile Mücadelesi ve Tonyukuk'un Stratejileri

Ülkesi içinde huzur sağlayan Bilge, gözünü artık Çin'e dikti.
Çin'i baskı altına almanın gerekliliğine inanıyor,
T'ang imparatoruna akınlar ve yağmalar yapmanın planlarını hazırlıyordu.
Üstelik yıllar önce Çin'e gidip teslim olan ailelerin geri dönmesi üzerine gücü artmıştı.
Fakat, tecrübeli devlet adamı Tonyukuk buna engel oldu.
Uzun ömrüne, yaşadığı olaylara dayanarak, Bilge'yi etkilemeye çalıştı.
Tonyukuk'a göre insanlar savaşla değil, barışla zenginleşirdi.
Ayrıca Çin'e hücum etmenin fırsatı doğmamıştı.
Hareket edebilecek durumda değillerdi.
Bunun yanında Gök-Türk askerleri yeni bir araya toplanmıştı [194].
Henüz zayıftı ve yorgunlardı.
Kuvvetlenmeleri için en az üç yıldan fazla zaman lazımdı.
Bu süre zarfında askerler beslenip, eski hallerini alabilirlerdi.
Ancak ondan sonra harekete geçebilirlerdi [195].
Bunun akabinde Bilge Kagan,
şehirlerin etrafını duvar ve surlarla çevirttirmek istedi.
Ayrıca tapınaklar da (Budist) inşa ettirecekti.
Yani ülkede Budizmin gelişmesini desteklemek istiyordu.
Yine Tonyukuk devreye girdi ve mümkün olamayacağını söyledi.
Çünkü Türklerin insan ve hane sayıları çok azdı.
Daha doğrusu Çinlilerin yüzde biri bile değildi.
Buna rağmen Çinlilerle savaş meydanlarında savaşılıyor ve galip geliniyordu.
Sular ve otlaklar takip ediliyor, bir yerde sürekli oturulmuyordu.
Avcılık önemli bir meslek idi.
Dolayısıyla savaş pratiği yapılıyordu.
Eğer kuvvetli iseler saldırıp yağmalıyorlar, zayıf oldukları taktirde kaçıp,
ormanların dağların arasına saklanıyorlardı.
Çinlilerin askerleri her ne kadar çok ise kullanımsız, faydasız idiler.
Yani eğitimsiz, pratiksiz oldukları için
savaş meydanlarında bir üstünlük gösteremiyorlardı.
Gök-Türklerin askerinin gücü ise büyük ölçüde hayat tarzına dayanmakta idi.
Şayet surlu şehirler inşa edip içinde otururlarsa eski gelenekleri değişirdi.
Neticede bir kere, yüz yüze gelince mağlup olunur,
T'ang hanedanı tarafından ele geçirilirlerdi.
Diğer taraftan ülkede Budizm propagandasına izin verilmesi
ve bu dinin metotlarının uygulanmasına gelince,
söz konusu dinin insanları zayıflatması söz konusu idi.
Savaş halinde kuvvetli olmak gerekirdi
ve Budizm Türklerin savaşçı karaktere sahip olmalarını önlerdi.
Dolayısıyla Gök-Türk ülkesinde tatbik edilemezdi.
Bilge Kagan, onun tavsiyelerini dinledikten sonra derinden etkiledi
ve onun stratejilerinin hepsini kabul etti [196].
Böylece Çin'e akın yapmaktan da vazgeçti.
Üstelik elçi göndererek barış yapmayı teklif etti.
Fakat T'ang hanedanının imparatoru Hsüan Tsung bunu kabul etmedi [197].

Gök-Türklerin eski gücüne kavuştuğunu gören imparator Hsüan Tsung
onları ortadan kaldırmak için büyük bir plan yaptı (720 yılının kışı).
İmparatorun kesin kararı savaşmak idi.
Shuo-fang Bölgesi kumandanı Wang Chün hazırlanacak,
bütün orduların idaresini üstlenecekti.
Batıdan Basmıllar, doğudan Tatabılar ve Kıtanlar hücum ederek,
güneyden de Çin orduları harekete geçince
Gök-Türk orduları tamamen sıkıştırılacaktı [198].
Chi-lo Suyunun yukarısında bulunan
Gök-Türk merkezine baskın yapıp yakalayacaklardı.
Çinliler bununla da kalmamış.
Kırgızların reisi Kutlug Bilge Kagan ve diğer Gök-Türk muhalifleri
Kapgan'ın oğlu Sol Bilge prensi Mo Tegin,
Sağ Bilge prensi A-shih-na Bilge Tegin,
Yen-shan bölgesi prensi Huo-pa-shih-pi ve birçok boy ve kişi ile gizli ittifak yapmışlardı.
Bunların hepsi Çinlilerle birlikte harekete geçmeyi kabul etmişti.
Kıtanların tutuğu (askeri valisi) Li Shih-huo, Tatabıların idarecisi Li Ta-p'u,
Basmılları idarecisi ise Altay Dağı bölgesi idarecisi Ch'u-mu-k'un Chih-mi çor idi [199].

Çinliler ve müttefiklerinin ordusu 300 bine ulaşmıştı.
Söz konusu ordu Chi-luo suyunun yukarılarında toplandı.
Çeşitli kollara bölünüp Gök-Türklerin üzerine doğru ilerlenildi.
Bu esnada Tatabılar ve Kıtanlar doğudan, Basmıllar ise batıdan farklı yollardan
ayrı ayrı Gök-Türk merkezini basmak üzere hareket etmekle görevlendirilmişlerdi.
Bütün bu olaylar karşısında Bilge Kagan korkup endişelenmeye başlamıştı.
Ancak tecrübeli devlet adamı Tonyukuk hemen devreye girdi ve ona dedi ki:
''Basmıllar şu an Pei-t'ing' (Beşbalık)de bulunuyorlar.
Tatabı ve Kıtanlar ise doğudalar, aralarındaki mesafe çok uzak.
Güçlerini birleştirip birlikte hareket edemezler.
Huei ve Chang Chia-Chen arasında anlaşmazlık var.
Birlikte hareket edemezler.
Eğer gelirlerse üç gün önceden kuzeye doğru çekiliriz.
Yiyecek vesair levazımatları biter, geri giderler.
Basmılların gücü az (hafif)dır.
İlk önce onlar varırlarsa savaşırız'' [200].
Tonyukuk'un düşündükleri doğru çıktı.
Basmıllar, 721 yılının sonbaharında tek başlarına diğerlerinden ayrı olarak
Gök-Türklerin merkezine hücuma kalkıştılar.
Çinliler, Tatabı ve Kıtanlar henüz varmamıştı.
Bunun üzerine korktular ve geri çekildiler [201].

Dolayısıyla T'ang imparatoru Hsüan Tsung'un planı daha başta bozulmuştu.
Geri çekilenleri Bilge takip etmek istediğinde Tonyukuk,
Gök-Türklerin ordusunun hızlı gitmesini engelledi.
Çünkü halkın bin li (567 km) gittikten sonra savaşta öleceğini,
henüz savaşılmadığını dolayısıyla en iyi yolun piyade olarak gitmek olduğunu belirtti.
Beşbalık'a doğru hareket eden ve iki yüz li ilerleyen orduyu yollara bölerek gizledi.
Önce Beşbalık'ı ele geçirdi.
Arkasından Basmıllara ani bir baskın yaptı.
Beklenmedik bir şekilde hücuma maruz kalan Basmılların halkı kaçıp,
Beşbalık kalesine sığındı.
Kalede hepsini yakalayıp, merkeze geri döndü.
Böylece Çin planının bir ayağına darbe indirmiş oluyordu.
Bilge Kagan bu zafer üzerine rahatlamıştı.
Artık hedef Çin idi.
Ordunun yönünü güneye doğru çevirdi ve hızla Kansu'daki Ch'ih-t'ing
ve Liang-chou'yu ele geçirdiği gibi at ve koyunlar yağmalandı;
fakat kalelere şehirlere girilmedi.
Neticesinde de hücum yerine kendi topraklarını savunmak zorunda kalan Çin İmparatoru
adı geçen bölgeye askeri vali olarak Yang Ching-shu'yu tayin etti
ve yardımcı general Lu Kung-li ile Yüan Teng'ı savaşmak üzere onların üzerine gönderdi.
Tonyukuk, bilgi ve tecrübesini yine kullandı.
Askeri vali olarak tayin edilen Yang Ching-shu'nun kaleyi iyi savunacağını
bu yüzden önce barış teklif etmelerini eğer kabul etmezlerse
yani asker çıkarırlarsa savaşarak zafer kazanacaklarını beyan etti.
Dolayısıyla Gök-Türkleri kaleye hücumdan vazgeçirip,
Çinlilerin savaş meydanına çıkmasını bekleyecekti.

Çinli kumandanlardan Yüan Ch'eng ordusuna
''Yabancı reisi kollarında tutarken dikkatli olun'' diye tavsiyede bulunuyordu.
Sonuçta yine Tonyukuk'un beklediği oldu.
Li Kung-li ordusuyla Shan-tan'a vardığında Gök-Türklerin askerleriyle karşılaştı.
Yüan Ch'eng da meydan savaşı yapmak üzere harekete geçti.
Soğuk rüzgar, kar ve bozuk havalar sebebiyle Çinli askerler
yaylarını ve oklarını kullanamadılar.
Derileri çatlamıştı.
Çin orduları ağır bir bozguna uğradı.
Yüan Ch'eng'ın kendisi savaş meydanından tek başına zor kaçabildi.
Askeri valilik görevinden alınan Yang Ching-shu'nun yerine ise
sivil memurlar (Beyaz elbiseli) Liang eyaletine işleri teftiş etme makamına tayin edildiler.
Bu savaşların kazanılması II. Gök-Türk Devletinin gücünün hızla artmasına yol açıyordu.
Artık Bilge'nin gücü selefi Kapgan Kagan'dan daha fazla bir duruma gelmişti.
Fakat o, daha öncekinin aksine Çin ile savaşmak istemiyordu.
Kendisinin hedefi yazıtından anlaşıldığı gibi [202]
ülkesi içinde huzur ve refah temin etmek idi.

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 3 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 369-371, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl