Ch'e-pi Kagan

2- Ch'e-pi Kagan'ın Bağımsızlık Teşebbüsü

Gök-Türklerin mensup olduğu A-shih-na soyundan gelen bir bey 638 yılından itibaren
Altay dağları havalisinde hüküm sürmeye başlamıştı.
Unvanı Ch'e-pi olan bu beyin asıl adı Hu-po idi. Verilen bilgiye göre
ataları Gök-Türk Devleti'nin bağımsız olduğu devrede ''küçük kaganlık'' yapmışlardı.
Yani ailesi devlet yönetme tecrübesine sahip idi.
Merkezi Altay dağlarının kuzeyinde bulunuyordu.
630 yılının başında İl Kagan mağlup olup,
Çinlilere esir düştüğünde başsız kalan Gök-Türk halkı onu hükümdar seçmek istedi.
Ancak, o sıralarda Sir Tarduşlar çok büyük bir güç halinde yükseliyorlardı.
Çinlilerin desteği ile kaganlıklarını ilan etmişlerdi.
Onlardan çekinen Ch'e-pi, ''Büyük Kagan'' olmaya cesaret edemedi.
Sir Tarduşlar kuvvetli olduklarından o ve halkı gidip onlara bağlandı. Fakat, akıllı oluşu,
iyi planlar yapması yüzünden milletin çoğu onun etrafında toplanıyordu.

Bu durum Sir Tarduşları endişelendirmeye başlamıştı.
İleride daha da zor vaziyette kalabilecek olduklarından,
neticede onu öldürmeye karar verdiler.
Bunu daha önceden haber alan Ch'e-pi kendi boyunu yanına alarak kaçtı.
Altay dağlarının kuzeyine sığındı.
Sir Tarduşlar, onu arkasından birkaç bin süvari ile takip ettilerse de yakalayamadılar.
Ch'e-pi ile beraberindekilerin sığındıkları yerin üç tarafı sarp kayalık idi.
Sadece bir tarafından araba ve süvari geçebilirdi.
Bununla birlikte toprağı düz ve geniş idi.
Kendisi ve etrafındaki insanlar için müsait bularak orayı işgal ederek yerleşti.
Bu bölgede onun Sir Tarduşlara bağlanmadan önceki eski yurdu idi.

T'ang hanedanı merkezine on bin li (yaklaşık 5760 km) mesafede bulunan bu merkezde
Ch'e-pi kendini korumayı başardığı gibi gücünü artırmaya başladı.
Çünkü, iyi yetişmiş askerlerinin sayısı otuz bine ulaşmıştı.
Neticede kendini İ-chu-ch'e-pi Kagan ilan etti.
Batısında bulunan Karluk boyu,
kuzeyde Yenisey Nehri kaynaklarında yaşayan Kırgızlar ona itaat etti.
Artık kendine olan güveni artmıştı.
Zaman zaman doğuya akınlar yapıyor,
evvelce bağlı olduğu Sir Tarduşların sürülerini yağma ediyordu.
Aynı sıralarda Çin ile savaş halinde bulunan Sir Tarduşların Ch'e-pi'ye karşı
kuvvet  kuvvet göndermeleri mümkün değil idi.
Bu arada Sir Tarduşları bozguna uğrattı;
bundan sonra ilan ettiği kağanlığın daha da büyüdüğünü düşünmeye başladı.
Sir Tarduşlar, Çinliler tarafından da yenilip zayıflamışlardı.
Doğu Gök-Türk ülkesinde ona karşı durabilecek herhangi bir güç kalmamıştı.
Bu arada Çin ile siyasi temas kurmak istedi.
Bunun için de oğlu Sha-po-lo (Işbara) Tegin'i Çin başkenti Ch'ang-an'a gönderdi.
Gök-Türk ülkesinde yetişen mallardan hediyeler sundu.
Ayrıca, imparator iki generali
An T'iao-ch'e ve Han Hua'yı onu almak ve refakat amacıyla gönderdi.
Her iki general Ch'e-pi'nin yanına vardıklarında onun değişmiş olduğunu
ve Çin'e gelmekten vazgeçtiğini gördüler.

Bunun üzerine Han Hua yeni bir plan yaptı.
Karluk boyunu, Ch'e-pi'nin üzerine saldırtacaktı.
Ancak, durumun farkına varan Ch'e-pi,
onun üzerine oğlu Chih-pi Tegin'i yolladı ve öldürttü.
Arkasından An T'iao-ch'e da ortadan kaldırıldı.
İmparator bu hadiselerden dolayı Ch'e-pi Kagan'a çok kızmıştı.
General Kao K'an'ı tekrar Gök-Türk ülkesine göndererek,
Uygur ve P'u-ku (Bugu) boylarının askerleriyle birlikte ona saldırmasını emretti.
Karlukların reisi Ni-shu Kül İlteber ve Ch'u-mu-k'un'lar
erkini Bagatur gibi bazı reisler Çinli kumandanın tarafına geçtiler.
Sonunda Ch'e-pi yalnız kalmıştı.
Diğer bütün Türk boyları T'ang imparatorluğu ile işbirliği yapmıştı.
650 yılında müttefik ordusu A-hsi Dağı'na vardı.
Ch'e-pi Kagan, Çinli ordu ve müttefiklerine karşı savaşmaya kararlı idi.
Bu yüzden bütün milletini savaşa davet etti.
Ancak, hiçbiri savaşmak istemedi.
Bunun üzerine yanına karısını ve birkaç yüz süvari alıp Altay dağlarına kaçtı.
Çin ordusu Altay dağlarına kadar onu takip edip yakaladı.
Kendisi başkent Ch'ang-an'a getirildi, diğer taraftan da halkının tamamı teslim olmuştu.

Aynı sıralarda Çin'de taht değişikliği meydana geldi.
T'ai-tsung ölünce yerine oğlu Kao-tsung oturmuştu.
Ch'e-pi, Ch'ang-an'a getirildiği sırada henüz yeni tahta çıkmış olan Kao-tsung,
onu öldürmedi ; kutsal Çin tapınaklarına ve imparatorluk aile mezarlığına götürüldü.
Hayatı bağışlandı.
Ch'ang-an'da oturmaya mecbur edilip sol muhafızları generalliği unvanı verildi.
Geride kalan halkı ise Ötüken Dağı'nda oturmaya başlamıştı.
Onlar için Lang-shan askeri valiliği tesis edildi [79].

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 2 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 255-257, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl