Gök-Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı

2- Gök-Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı

Gök-Türklerin henüz Juan-juanları bozguna uğratıp
istiklallerini kazanmalarından önceki durumlarını, çok fazla olmakla birlikte
kaynaklardan öğrenmek mümkündür.
Tarihte Gök-Türklerin kesin olarak zuhur etmeleri 542 yılındadır.
Kaynaklardaki hiçbir Gök-Türk bölümünün bahsetmediği bu bilgiyi
sadece CS 27 [39]'de kayıtlı bulunan
Yü Wen-tse'nın biyografisinden öğrenebiliyoruz.
Buradaki kayda göre, ''Gök-Türkler,
her yıl nehrin buzlarla kaplanmasından istifade ederek,
kolayca güneye geçip yağmalar yapıyorlardı.
Bu akınlar durdurulamadığı için buralarda yaşayan halk,
kalelere sığınıyor ve bu şekilde hayatını koruyabiliyordu.
Sui eyaletine Yü Wen-tse adlı devlet adamı tayin edildiğinde, bu şahıs eskisi,
yani Gök-Türklerden önceki gibi bölgeyi yeniden emniyete almak istedi.
Önemli yollar üzerindeki birkaç yüz noktaya kuru odun yığdırtırken,
uzak noktalara da gözcüler gönderildi.
Bu suretle onların hareketleri takip edilebilecekti.
Bu yılın 12. ayında Gök-Türkler, Lien vadisinden (ku) işgale giriştiler,
birkaç on li ilerledikten sonra,
Yü Wen-tse yığılmış olan odunları ateşe verdirtti.
Bu durum karşısında Gök-Türkler büyük bir ordunun geldiğini zannederek,
korkup geri çekilmeye başladılar.
Panik içerisinde olduklarından birbirlerini eziyorlardı.
Sürü hayvanlarını ve önemli ağırlıklarını bıraktılar.
Yü Wen-tse, onların bıraktıklarını kendi halkına dağıttı.
Bundan sonra bir daha gelmeye cesaret edemediler [40].

Yukarıda da söylediğimiz gibi
bu olay Gök-Türklerin tarihte kesin olarak ilk görünüşleridir.
Dolayısıyla Türk adı (T'u-chüe) ilk defa burada kullanılmaktadır.
Metindeki ifadelerden 542 yılından önce dahi bu bölgenin
Gök-Türk akınlarına maruz kaldığı anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte Gök-Türklere karşı askeri kuvvet çıkarılmayıp, hile yoluna gidilmesi,
onların epey fazla olduğu kanaatini uyandırmaktadır.
Nihayet Gök-Türk akınları ancak bir hileyle durdurulabilmiştir.
Diğer taraftan büyük ordu geliyor diye geri çekilmeleri de
aslında fazla sayıda olmadıklarını göstermektedir.
Bu akınlar sırasında reislerinin kim olduğu kaydedilmediği için
diğer bilgilerle mukayese imkanı ortadan kalkmaktadır.
Ancak, bu sırada reislerinin Bumın (T'u-men) olduğu kuvvetle muhtemeldir.
Neticede 542 yılı ve onun öncesinde, Gök-Türkler,
Çin'in Sui eyaletine kış aylarında akınlarda bulunmakta idi.
Gök-Türklerin bu ilk zuhur edişlerinden sonra 545 yılını takiben birden bire
ortaya büyük bir güç olarak çıktığı müşahede edilmektedir.
545 yılı bir bakıma Gök-Türk tarihinin dönüm noktasıdır.
Bu tarihten sonra her şey aydınlanmaya başlayacaktır.
Kaynakların açıkça bildirdiği bu sırada Gök-Türklerin reisi Bumın (T'u-men)'dır.
Sadece TCTC 159'da bulabildiğimiz bir bilgiye göre
Bumın kuvvetlendikten sonra sık sık Batı Wei'in batı sınırlarına saldırırdı [41].
Bu malumat ile 542 yılı hadiselerini bağlamak mümkündür.
Dolayısıyla 542 yılı hadiselerinin başında Bumın'ın olduğu rahatça söylenebilir.

542 yılında kaynaklarda Gök-Türklerle ilgili olarak başlayan bilgiler,
birden bire kesilir, 545'te tekrar başlar.
Bu tarihten öncesine dair ifadelere göre önce Bumın'ın boyu kuvvetlenmiş,
sonra Çin'in dışındaki pazarlarda ipek alışverişine başlamıştı ki,
bu sadece ipek satın almak şeklinde yorumlanabilir.
Çin'in nazarında ipek alışverişi yapmak Orta Asya kavimleri hakkında
kuvvetlenme emaresi olmalıdır.
Çünkü ipek ticareti ile kuvvetlenme ve kalabalıklaşma birlikte zikredilmiştir [42].

Devamında ise Bumın'ın Çin ile ilişki kurmak istediğini görmekteyiz.
Aslında onun bu isteği Orta Asya'da
yeni bir siyasi güç olma niyetinde olduğunu göstermektedir.
Batı Wei devletinin bu teklifi müsbet karşıladığı gelişen olaylardan anlaşılacaktır.
Önce Chiu-ch'üan'li bir Soğd olan An-nuo-p'an-t'o,
elçi olarak Gök-Türk ülkesine gönderilmiştir [43].
Burada dikkat çekici bir nokta daha vardır; o da söz konusu elçiyi gönderenin
imparator değil o zaman başbakan olan ve daha sonra
Chou hanedanını kuracak Yü Wen-t'ai'ın olmasıdır [44].
Aynı sıralarda Batı Wei'in rakibi Doğu Wei'in
Juan-juanlarla yakın ilişki içinde bulunması,
Batı Wei başbakanını yeni büyüyen taze kuvvet Gök-Türklerle
temasa geçmesini sağlayan en önemli sebeptir.
Kısacası Gök-Türklerle münasebet kurmak,
Batı Wei devletinin de menfaatlerine uygun idi.
Gök-Türkler bu elçiyi sevinçle karşılamışlardı.
Çünkü ilk defa başka bir devletle siyasi temasa geçiyorlar,
resmen bir siyasi güç olarak başka devlet tarafından tanınıyorlardı.
Zaten arkasından gelişecek olaylar da bunu tasdik etmektedir.

Ertesi yıl (546) Bumın mukabil elçi göndererek,
Batı Wei'e kendi ülke mallarından hediye sundu [45].
Artık, Bumın milletler arası münasebetlerde önemli adımlar atmıştı.
Bütün bu faaliyetler sırasında Gök-Türkler Juan-juanlara vassal idi.
Efsanevi metinlerde geçen Şad ve Yabgu gibi unvanlar
bir bakıma bağımsızliklarını ilan etmeden önce
Juan-juanlara federatif bir şekilde bağlı olduklarını göstermektedir.
Bumın'ın elçisi Batı Wei'e kendi ülkesi mallarından hediye olarak
götürdüklerine göre sadece demir istihsal etmiyorlar.
Bozkırın gerektirdiği bütün işlerle uğraşıyorlardı.
Gök-Türklerin bir devlet olmak yolunda attıkları en büyük adım
hiç şüphesiz Töles boylarının elli bin ailesinin kendilerine bağlanmasıdır [46].
O zaman Orta Asya'nın en büyük devleti olan
Juan-juanlara karşı saldırı hazırlığı içindeki Tölesler,
büyük bir baskınla Bumın tarafından yenildiler.
Elli bin aile Gök-Türklere teslim oldu.
Böylece insan sayılarının birden bire çoğalması
Gök-Türklerin gücünün birden çok fazla artmasına sebep oldu.

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 1 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 18-20, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl