İl Kagan

I. DOĞU GÖK-TÜRK DEVLETİ'NİN YIKILMASI

1- İl Kagan'ın Esir Düşmesi ve Ölümü

Doğu Gök-Türk Devleti'nin son hükümdarı
İl Kagan'ın idaresi 626 yılından itibaren bozulmaya başlamıştı.
Bunun önemli bir sebebi her şeyden önce
Çin ile yapılan Wei Nehri Barış Anlaşması [1] neticesi
bu ülkeye yapılan akınların durması idi.
Diğer taraftan ülkenin doğu kanadını idare eden
kaganın yeğeni T'u-li topladığı vergileri artırarak devlete bağlı Töles boyları
(Bayırku, Sir Tarduş, P'u-ku vb.) ile Moğol asıllı boyların husumetini kazandı.
Hepsi isyan ederek üzerlerine gönderilen Gök-Türk Devleti'nin ordularını mağlup ettiler.
Arkasından birer birer Çin'e giderek T'ang imparatorluğu'yla münasebet kurdular [2].
Boyların isyanlarını bastıramayan
T'u-li Kagan ile Yü-ku Şad'ı cezalandıran İl Kagan,
bu şekilde onları da kendinden uzaklaştırmış
ve Çin'e sığınmalarına sebep olmuştu [3].
Bu karışıklara ilave olarak
627 yılı yaz mevsiminde büyük kar yağması sonucunda
Doğu Gök-Türk ülkesinde büyük kıtlık çıktı, halk açlık içinde bulunuyordu [4].
Bundan başka İl Kagan son zamanlarında
Soğd asıllı vezirleri devlet nezdinde önemli görevlere getirmişti.
Bunlar Gök-Türk kanunlarını değiştirerek milletin devlete olan bağlılığını sarstılar.
Bir anlamda milletin devletten soğumasının en önemli sebebi bu idi [5].
Neticede kuvvetlenen Sir Tarduşlar,
Orhun ve Selenga ırmakları havalisinde hakimiyeti ellerine geçirmişler,
hatta Çin imparatoru tarafından bağımsız kagan olarak tanınmışlardı [6].

Ülkesi bu hadiselerle tam bir kargaşa içine sürüklenen İl Kagan
kıtlık da çıkınca kendisine bağlı grupları toplayarak
Çin'in kuzeyine yakın yerlere yaklaşmaya başladı.
Gittiği yerlerde sürek avları düzenleyerek biraz olsun milletine yiyecek temin etmeye calışıyordu.
Doğu Gök-Türk ülkesini uzun zamandır yıkmak isteyen
T'ang hanedanı imparatoru T'ai Tsung için bu durum,
yani İl Kagan'ın kendi topraklarına yaklaşması iyi bir fırsattı.
Bunu değerlendirmek maksadıyla generalleri Li Ching ile Li Chi'yi
ordularıyla Gök-Türk sınırlarına gönderdi.
Bu iki general ordularıyla sürekli hareket halinde idiler.
İl Kagan'a saldırmak için fırsat kolluyorlardı.
Bu arada gece ileri yürüyüşe geçen Li Ching,
Gök-Türklere ait Ting-hsiang şehrini ele geçirmişti [7].
Kendi bulunduğu bölgenin çok yakınma sokulan Çin ordusundan endişelenen İl Kagan,
otağını Gobi Çölü'nün güney girişine taşıdı.
Bütün bu olaylar 630 yılının başında cereyan ediyordu.
Aynı yılın ikinci ayında İl Kagan ağır bir yenilgiye uğradı.
Kendisi Kansu'nun kuzeyindeki T'ie-shan (Demir Dağı)'a kaçtı.
Artık siyasi otoritesini kaybettiğini ve eski gücüne ulaşmasının imkansız olduğunu anlamıştı.
Bundan dolayı Çin imparatoruna Chih-shih-ssu-li'yi elçi olarak gönderip,
T'ang hanedanına bağlanacağını bildirdi.
T'ai Tsung hemen dışişlerinden sorumlu vezir T'ang Chien başkanlığında
bir heyeti İl Kagan'ın bulunduğu mevkiye gönderdi [8].
Li Ching'e ise ordusuyla İl Kagan'ı karşılama vazifesi verilmişti.
Fakat bu general,
İl Kagan'ın Çinlileri oyaladığını düşünüyor ve baharda otlar yeşillenip
atları besledikten sonra kuzeye kendi topraklarına kaçacağını zannediyordu.
Ona göre çölü geçip
dokuz kabileye (Dokuz Oğuzlara) [9] sığınırsa bir daha onu yakalamak imkansız idi.
Bu yüzden süvari kuvvetleriyle ona aniden hücum edip yakalamak istediler.
Li Ching'in ordusu önden Li Chi'nin [10] ordusu arkadan harekete geçti.
Yin dağlarına yaklaştıklarında
bin çadırdan fazla Gök-Türk ailesini yakalayıp yanına aldılar.
Bu arada Çinli elçi T'ang Chien ve heyeti İl Kagan'ın yanına ulaşmış,
kagan artık kendini rahat hissetmeye başlamıştı.
Sisli bir havada öncü Çin kuvvetleri Su Ting-fang idaresinde
Gök-Türklerin yedi li (4,03 km.) yakınına sokuldu [11].
Kendini barış elçiliği heyetinin varması dolayısıyla rahat hisseden İl Kagan
son anda Çin ordusunun baskına geldiğini fark etti.
Derhal günde bin li (yaklaşık 576 km.) koşabilir diye
kaynaklarda zikredilen meşhur atına atlayıp kaçtı.
Geride kalan Gök-Türkler Çin ordusu tarafından ağır bir bozguna uğratıldı.
Zaten gafil avlanmışlar, tuzağa düşmüşler ve hazırlıksız yakalanmışlardı.
On binden fazla Gök-Türk askeri savaş meydanında can vermişti.
İl Kagan'ın oğlu T'ie-lo-chih esir olarak yakalandı.
Orada bulunan diğer kabile reislerinin hepsi teslim olmuştu.
General Li Chi elli binden fazla Gök-Türk esiriyle geri dönerken
Yin Dağı'ndan Gobi Çölü'ne kadar uzanan
geniş topraklar tamamen T'ang İmparatorluğu'nun hakimiyetine girdi [12].
Bundan sonra kuzey kabileleri ile ilgili fermanlarda Çin imparatoru T'ai Tsung
''Tanrı Kagan'' unvanını kullanmaya başladı.
Bu unvanın kullanılması
T'ai Tsung'un Doğu Gök-Türk hükümdarı olarak tanındığını gösteriyordu.

Çin ordusunun baskınından son anda kurtulan İl Kagan
yeğeni Işbara'nın yanına sığınmıştı.
Onun asıl niyeti Tardu Kagan [13] gibi T'u-yü-hun'lara kaçmak idi.
Zaten onun annesi T'u-yü hunlardan gelme idi.
Fakat, yeğeni Işbara, onu Çin'e götürmek istiyordu.
Bunu bir türlü kabullenemeyen İl Kagan
bir gece birkaç süvari ile kaçarak bir vadiye saklanmış,
ancak daha sonra yeğeni Işbara tarafından yakalanmıştı.
Bundan az sonra İl Kagan'ın bulunduğu yeri basan Çinli kumandan Chang Pao-hsing,
ele geçirdiği İl Kagan'ı kendi ülkesi başkenti Ch'ang-an'a canlı olarak götürdü [14].

Mart ayı içerisinde Ch'ang-an'a varan İl Kagan, imparatorun karşısına çıkarıldı.
İmparator T'ai tsung, İl Kagan'ı yıllardan beri Çin'e yaptığı saldırılardan dolayı azarladı.
Ancak Wei Nehri kenarında 626 yılında yapılan anlaşmaya sadık kalıp
sonra Çin'e hücum etmediği için idamdan affettiğini açıkladı.
Arkasından T'ai-pu binasında
(tahta çıkma vesair törenlerin yapıldığı bina) ikamet etmesi emredildi.
İl Kagan çok büyük üzüntü içinde idi. İsteksiz ve durgundu.
Ailesi ve diğer beraberindekiler ağıt yakarak ağlıyorlar sürekli yas tutuyorlardı.
Bunun üzerine topraklarında geyiğin bol bulunduğu
Kuo eyaletine vali tayin edildi ise de kabul etmedi.
Aslında imparator onun bu şekilde kendi karekterine uygun yaşayacağını
ve üzüntüsünü dağıtacağını düşünmüştü.
Bunun üzerine sol muhafızları generalliği unvanı verilip
avlanması için emrine arazi verildi.
Buna rağmen İl Kagan'ın üzüntüsü dağılmadı. Bu halde iken 634 yılının ilk ayında öldü.
Kendi adamlarına Türk geleneklerine uygun bir şekilde defnettirildi.
T'u-yü-hun asıllı onun eski veziri Ulu Toygun (Hu-lu Ta-kuan) onun ölümü üzerine
üzüntüsünden boğazını keserek intihar etti ve onunla birlikte gömüldü.
İl Kagan'ın annesinin evliliği sırasında
Po-chih-shih hatun ile T'u-yü-hunlardan Gök-Türklere gelmişti.
Çin imparatoru Ulu Toygun'un bu hareketine hayran kaldığı için
ölümünden sonra ona da Çin unvanlarından sunuldu [15].

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 2 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 231-233, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl