Işbara'nın Çin'in Siyasi Üstünlüğünü Kabul Edişi

d- Işbara'nın Çin'in Siyasi Üstünlüğünü Kabul Edişi

552 yılında kurulduğu tarihten itibaren her yönüyle Orta Asya'nın
en büyük devleti olan Çin'e karşı daima üstünlük kuran Gök-Türk devleti,
başta Çin entrikaları, tabii felaketler neticesinde gücünü kaybetmişti.
Çin'e karşı çok büyük zaferler kazandığı ve kazanacağı bir sırada Tardu ihanet ederek,
kendisine bağlı kuvvetlerle savaş meydanını terk etmişti.
İkinci ihanet yeğeninden geldi.
(Jan-kan) Çinli casus Ch'ang Sun-sheng'ın tahrikiyle,
Töles boylarının isyan ettiğini söyleyerek,
kandırdığı amcasını Çin'den geri döndürttü.
A-po, T'an-han ve kardeşi Ti-chin-ch'a da karşısına geçtiler.
Neticede kanlı bir ic savaş başladı.
Buna ilaveten kıtlık ve hastalık çıkınca devlet bir büyük darbe daha aldı.
Otuz yıldan beri Gök-Türklere karşı hiçbir askeri başarısı bulunmayan Çin,
casus Ch'ang Sun-sheng'ın hazırladığı entrika planı ve tahrik faaliyetleri sonucu
birden bire avantajlı duruma geçti.

Tam bir karmaşa içine sürüklenen Büyük Gök-Türk devleti
siyasi açıdan üçe bölünmüştü.
Tardu, uzakta batıda müstakil olarak, hüküm sürdüğü için,
Işbara'nın hücumlarına maruz kalmadı.
Dolayısıyla askeri ve siyasi gücü gittikçe arttı.
Çünkü bu esnada A-po,
T'an-han ve Ti-chin-ch'a ittifakıyla uğraşmak mecburiyetinde kalan Işbara,
sadece Çin'e akınlarda bulunabiliyordu.
Fakat, Tardu'nun bulunduğu yer çok uzaktı.
Oraya uzanma fırsatını bulamamıştı.
Ancak, iç savaşın uzun sürmesi neticede Işbara'yı yıldırdı.
Kendi hakimiyetinin devamı için dış destek aramaya başladı.

Gök-Türk geleneğine göre koca öldükten sonra dul kalan üvey anne ile ölenin oğlu
veya kardeşi evlenirdi.
580 yılında Taspar Kagan'ın evlendiği Chou hanedanı prensesi Ch'ien-chin,
onun ölümü üzerine dul kalmıştı.
Işbara, kagan olunca törelere uygun olarak onunla evlendi.
Hatta onun etkisinde kalıp, yeni kurulan Sui hanedanına savaş dahi açmıştı.
Askeri ve siyasi gücü azalan Işbara,
hatunun Çinli oluşundan faydalanmayı düşündü.
Bu fikre prenses de katıldı ve kendisi Çin'e elçi göndererek soyadının değiştirilip,
Sui ailesinin soyadı Yang-shih'yı almayı rica etti (584 kasım) [244].
Prensesin bu mektubundan hayli memnun olduğu anlaşılan Sui imparatoru Wen,
derhal Hsü P'ing-ho'yı elçi olarak gönderip,
Ch'ien-chin prensesin adını Ta-i (Büyük Gönüllü) şeklinde değiştirdi [245].
Bu arada Sui imparatorluğunun Chin bölgesi prensi Kuang
sınırlara mevzilenmişti ve Gök-Türklere hücum etmeyi düşünüyordu.
Lakin, Gök-Türk hükümdarının hatununun söz konusu
teşebbüsünden etkilenen imparator, Kuang'a saldırı izni vermedi.
Çin ile dostça münasebetlerin başlamasını fırsat bilen Işbara
bir elçiyle Sui imparatoruna bir mektup yolladı.
Işbara bu mektupta ''Bu yıl 9. ayın 10. günü Gökte doğmuş Büyük Gök-Türk'den,
yeryüzünün bilge ve kutsal göğün oğluna; İl Küllüg Şad Baga Işbara Kagan,
Büyük Sui imparatoruna mektup gönderir;
Elçi K'ai-fu unvanlı Hsü P'ing-ho yanımıza ulaştı.
Tenezzülde bulunarak sözle durumu bildirdi.
Hepsi duyuldu, imparator eşimin babası ise kayınpederim olur.
Bundan dolayı kızın babası olduğu için oğul statüsünde olmalıyım.
Her ne kadar sınırları farklı ise de duygular ve düşünceler aslında bir,
şimdi eski akrabalığı yeniden kavuşturalım, oğul oğul,
torun torun on bin nesil kesilmesin, Tanrı şahit olsun ki;
hiçbir zaman karşı gelinmeyecek, bu ülkenin sahip olduğu koyun
ve atların hepsi imparatorun sürüsüdür.
Oradaki bütün ipekli kumaşlar, buranın malıdır.
Bu nasıl garip karşılanabilir?'' dedi.

Bu mektupla iyice pekişen dostça ilişkilerin Sui imparatorluğu tarafından da
devam ettirilmek istenildiği anlaşılıyor.
Sui imparatoru da mukabil elçi göndererek Işbara'ya mektup sundu.
Söz konusu mektupta da Çin imparatoru ''Büyük Sui göğün oğlu
İl Küllüg Şad Baga Işbara Kagan'a mektup gönderir;
mektubunuzu aldık, büyük samimiyetinizi öğrendik.
Mademki, Işbara'nın kayınpederiyim,
bugün öteki oğullarımdan farklı görmüyorum.
Mademki, eski akrabalık ve hürmet fikrinde, genelin dışında şimdi özel olarak
büyük vezir Yü Ch'ing-tse'yı, kızım ve Işbara'yı görmesi için gönderiyorum'' dedi [246].

Mektuplarla başlayan ve gelişen Gök-Türk-Çin ilişkilerinde
artık akrabalık kurulma dönemine girilmişti.
Bu çerçevede gönderilen elçi büyük-vezir (başbakan) Yü Ch'ing-tse
ve yardımcısı araba süvarileri generali Ch'ang Sun-sheng,
Gök-Türk merkezine vardılar, Ötüken'de yapılacak törenle
Işbara'ya hukuken Sui imparatorunun damadı rütbesi verilecekti.
Bunun için hazırlıklar yapan Işbara, askerlerini, hediyelerini ve diğer mallarını dizdi.
Oturduğu halde Çinli elçiyi karşıladı.
Ayağı rahatsız olduğu için kalkamayacağını,
ayrıca baba ve amcalarından beri kimsenin insanların önünde eğilmediğini belirtti.
Çinli elçi Yü Ch'ing-tse, onu azarlayarak kalkmasında ısrar ederken,
devreye giren Işbara'nın hatunu Ch'ien-chin prenses
''kaganın çok mücadeleler geçirdiğini, ayrıca kurt tabiatlı olduğunu söyledi.
Neticede yardımcı elçi Ch'ang Sun-sheng da ısrarlara katıldı.
Bu şahıs Gök-Türkler ve Sui'in ikisinin de büyük ülke olduğu için
oğlu sayıldığını, oğulun da babaya saygı göstermesi gerektiğini açıkladı [247].
Daha fazla dayanamayan Işbara eğilerek, imparatorun mektubunu aldı.
Sonra başına götürdü.
Çok utanmıştı, yanındaki devlet adamları büyük bir üzüntü içinde ağlamakta idiler.
Bir kere taviz koparmayı başaran Çinli elçi Yü Ch'ing-tse, baskısına devam ederek,
Işbara'nın vassal olduğunu ilan etmesini istedi.
Buna şaşıran Işbara ''nasıl vassal olurum?'' diye bağırdı.
Küstah tavrını sürdüren Yü Ch'ing-tse
''Sui ülkesinin vassalı olduğunu ilan et, tıpkı bir köleliğin ilanı gibi'' dedi.
Arkasından Işbara ''Sui imparatorunun vassalı ve kölesi olduğunu,
elçi Yü Ch'ing-tse'ın gücünü kabul ettiğini'' söyledi.
Sonra Yü Ch'ing-tse'ya bin baş at sundu ve kız kardeşiyle evlendirdi [248].

Işbara'ya Çin imparatorunun damadı unvanının verildiği bu tören,
hadiseyle ilgili bütün kaynaklarda teferruatıyla anlatılmıştır.
Çin'e karşı çok büyük darbeler indiren Gök-Türk devletinin siyasi platformda
Sui hanedanından düşük seviyede yer alması Çinli tahriçiler tarafından
oldukça önemli bir şekilde gösterilmiştir [249].
Gök-Türklerin kazandığı zaferleri çok kısa bir iki kelimeyle
ifade eden Çinli tarih yazarları kendi başarılarını daima uzun uzun
bütün detayıyla kaydetmektedirler.

Doğu Gök-Türk devletinin hükümdarı Işbara,
Sui hanedanıyla yakın ilişkiler içerisine girerken,
ülke içindeki muhalifleri gittikçe kuvvetleniyordu.
T'an-han ve Ti-chin-ch'a'nın katılmasıyla A-po'nun gücü bir çığ gibi büyüdü.
Kaynakların ''sel gibi büyüdü'' diye ifade ettiği [250] bu güç,
devletin merkezi Ötüken'e kadar ulaşmıştı.
Batıda da Altay dağları aşılmış Kuca,
Hami ve Batı ülkelerinin bütün Soğdları [251] ve Töles boyları [252] ona bağlanmış
ve Batı Gök-Türkleri diye adlandırılmaya başlanmıştı [253].

Onların hızlı bir şekilde büyümeleri Sui imparatorluğunun dikkatini çekiyordu.
Derhal iyi ilişkiler tesis etmek maksadıyla harekete geçildi.
Yüan Ch'i adlı elçi A-po'nun yanına gönderildi.
A-po'nun yanına varan elçi ona hediyeler sunmuş ve aziz kılmıştı [254].
Bu arada Gök-Türk devletine bağlı doğudaki Moğol kavimlerinden K'u-mo-hsiler,
Işbara'nın Çin'e vassal olması üzerine,
Çin'e elçi göndermişler ve siyasi ilişki kurmak istediklerini bildirmişlerdi.
Ancak, Çinliler bu tekliflere kesin olarak cevap vermeyip,
oyalama yoluna gitmişlerdi [255].

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 1 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 54-57, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl