İstemi Yabgu

3- I. Gök-Türk Devleti Döneminde Ülkenin Batı Tarafı ve İstemi Yabgu (552-581)

552 yılında Juan-juanları ortadan kaldırmak suretiyle
Gök-Türk devletini tesis eden Bumın Kagan,
ülkenin batı kısımlarının idaresini kardeşi İstemi'ye vermişti [162].
İstemi de yabgu unvanıyla 552-576 yılları arasında
devletin batı kanadını doğudaki Büyük Kagan'a bağlı olarak idare etti.
Bundan dolayı İstemi Yabgu ve oğlu Tardu'nun 582 yılında
resmen ikiye ayrılana kadar olan faaliyetlerini I. Gök-Türk devleti içinde
mütalaa etmek gerekmektedir.
Kaynakların ifadesine göre
bugünkü Türkistan'ın doğu ucunda bulunan Hami şehrinden,
Karadeniz'e kadar uzanan geniş saha İstemi Yabgu'nun idaresinde idi.
Onun yazlık ve kışlık olmak üzere iki merkezi vardı.
Güney merkezi şimdiki Karaşar (Yen-ch'i) şehrinden
kuzeye yedi günlük mesafede idi [163].
Görüldüğü gibi çok geniş bir sahaya hakim olan İstemi Yabgu,
ağabeyi Bumın ve onun oğullarının doğuda devletin sınırlarını genişlettiği sırada,
batı bölgelerinde büyük çapta fütühat hareketine girişmişti,
ilk önce Altay Dağlarının batısından başlayarak Hazar Denizine kadar uzanan sahada
dağınık vaziyette yaşayan [164] Töles ve On Ogur boylarını itaati altına aldı.
Soğdlularla meskun olduğu bilinen Batı Türkistan şehirlerinin çoğunun
İstemi Yabgu'nun eline geçmesiyle Çin'den Akdeniz'e ulaşan ipek yoluna
Gök-Türkler hakim oldular.
Ancak bu sırada Türk asıllı bir başka devletle de komşu haline gelinmişti.
Kaynaklarda Akhun ve Eftalit (Çince Ye-ta) adıyla zikredilen söz konusu
devlet M.S. 350 yılından beri kuzey Afganistan ve Maveraünnehir havalisinde
hüküm sürüyor, ipek yolu ticaretini elinde bulunduruyordu [165].
Gök-Türklerin kısa zamanda rakip olarak ortaya çıkması
her iki Türk devletini hakimiyet konusunda birbbirleriyle mücadeleye sürükledi.
556 yılında İstemi kumandasındaki Gök-Türk ordularının baskılarına maruz kaldı.
Gök-Türk ordularının baskılarına uğrayan Akhunlar,
daha önce 545 yılında münasebet tesis ettikleri Çin'deki Batı Wei imparatoruna
555 ve 558 yıllarında da elçilik heyeti göndermişlerdi [166].
Çin'e giden son iki elçilik heyetinin İstemi'nin baskısına karşı zor durumda kalan
Akhunların yardım istediklerini,
müttefik arayışı içinde olduklarını söylemek mümkündür.
Ancak, çok geçmeden Mukan'ın idaresindeki kuvvetler tarafından mağlup edilen
Akhun devleti 557 yılında yıkıldı.
Çin kaynaklarının adını Mukan olarak verdiği Gök-Türk orduları
kumandanının yanında İstemi'nin de olması, kuvvetle muhtemeldir [167].
Bundan önce siyasi platformda da faaliyetlere girişen İstemi,
Sasani şehinşahı Anuşirvan ile anlaşıp kızını İran hükümdarına verdi
ve evlilik ittifakı kurdu.
İstemi'nin kızının adı İslam kaynaklarında (Taberi, Mesudi vb.)
Fakim olarak geçmektedir.
Bu kız Sasani imparatoriçesi olmuştu [168].
Gök-Türk orduları kuzey doğudan saldırırken,
Sasani kuvvetleri de batıdan hücuma geçerek, Akhun devletini kolayca yıktılar [169].
Yıkılan Akhun devletinin toprakları Ceyhun nehri sınır olmak üzere,
Gök-Türkler ve Sasaniler arasında paylaşıldı [170].
Neticede Maveraünnehir, Fergana'nın bir kısmı, Kaşgar,
Hoten ve Batı Türkistan'ın önemli şehirleri Gök-Türk devletine bağlandı.
Dolayısıyla meşhur ipek yolu ve bu yolda ticaret yapan Soğdlular
İstemi Yabgu'nun eline geçmişti.

Akhunların ortadan kalkmasıyla Gök-Türk devleti batıda tam anlamıyla
Sasani imparatorluğuyla sınır olurken,
aynı zamanda siyasi olarak çağının dünyasının iki büyük devleti
Bizans ve Sasanilerle temasa geçmiş, onlarla bir seviyeye yükselmişti.
Bundan sonra Sasani hükümdarı Anuşirvan,
Batı Gök-Türklerine vergi vermeye başlamıştı [171].
Bununla birlikte yeni siyasi gelişmeler olmaya başladı.
Sasani imparatorluğu Maveraünnehir ticaret yolunu tamamen eline geçirmek istiyordu.
Bu sebepten ülkesinden Akdeniz ve Bizans limanlarına yapılan ipek ticaretini durdurdu.
Bu şekilde Gök-Türklere bağlanmış olan tüccar Soğd kavmini
ekonomik zorluklara sokacak,
hem de Gök-Türkleri ipek transit vergisinden mahrum edecekti.
Ayrıca İstemi'nin gönderdiği elçileri hile ile öldürttü.
Bu esnada batıda askeri harekata devam eden İstemi,
sınırlarını Hazar Denizine kadar ulaştırdı [172].
Daha önce gönderilmiş iki elçilik heyetine de iyi davranmayan Anuşirvan,
birinci heyetin getirdiği ipekleri hemen satın alıp,
elçilerin gözü önünde yakmış, elçiler geri dönmüş,
ikinci elçilik heyetini de gizlice zehirleterek öldürmüş;
İran sıcağına dayanamadıkları için kendileri öldükleri yalanını yaymıştı.
İstemi, bu yalana inanmamış olmasına rağmen
yine de Sasanilerle münasebetlerini hemen kesmedi.
Soğdlu Maniakh'ın tavsiyesine uyarak, yeni bir müttefik arama yoluna gitti.
576 yılına adı geçen Soğdlu başkanlığında bir heyeti Hazar Denizinin kuzeyi,
Kafkasya üzerinden Bizans başkenti İstanbul'a gönderdi.
Eskiden beri Sasanilerle Bizans'ın arasının iyi olmadığını Soğdlular biliyorlardı.
Kurulacak Bizans-Gök-Türk ittifakı neticesinde Sasaniler zor durumda kalabilirlerdi.
Gök-Türk elçileri ellerinde bir Türkçe (İskitçe) mektupla vardıkları İstanbul'da
çok iyi karşılandılar.
Bizans'a ilk defa bilinmeyen bir ülkeden elçi geliyordu.
Elçiler yanlarında çok kıymetli hediyeler de getirmişlerdi.
İstemi'nin gönderdiği mektup, İmparator II. Justinos'a okundu.
Tarihte Orta Asya'dan Bizans'a gönderilen bu ilk elçilik heyetinin başarısı,
imparator Justinos'un hemen cevap verme ihtiyacı duymasından
gayet iyi anlaşılmaktadır.
569 yılı Ağustos'u başında bir Bizans elçilik heyeti ittifak anlaşması yapmak üzere
Gök-Türk ülkesine doğru yola çıktı [173].
Bizans elçilik heyetinin başında Zemerkos bulunuyordu.
Türk elçileriyle beraber hareket eden Bizanslılar, Karadeniz, Kafkaslar,
Hazar Denizi ve Aral Gölü arasından Talaş nehri boyundan
Tanrı dağları silsilesindeki Ak-dağ (Bizans Ek-tağ, Türkçe Altın Dağ ve Çince
Pai-shan) [174] da bulunan İstemi Yabgu ile Bizans,
Sasanilere karşı sağlam bir ittifak anlaşması yaptılar.
Hatta bu sırada İstemi'nin yanına gelen bir Sasani elçisine yüz gösterilmemişti.
Bizans elçisinin dönüşünde verdiği hatıraları
Gök-Türk hayatı hakkında zengin bilgiler ihtiva etmektedir [175].

Başarıya ulaşan İstemi'nin politikası neticesinde
Bizans-Sasani savaşları 571 yılında başladı.
Bu arada batıya doğru Gök-Türk ilerleyişi devam ediyordu;
Kafkasların kuzeyindeki Kuban Irmağı havzası, sonra Azerbaycan,
Gök-Türklerin eline geçti [176].
Ancak, Bizanslıların yaptıkları ittifaka uygun hareket etmemeleri üzerine
ilerleme durdu.
Bizanslıların anlaşmayı bozan bu davranışları
576 yılında İstemi'nin ölümü sıralarında imparator II. Tiberius tarafından gönderilen
elçi Valentinos'u Aral Gölü havalisinde karşılayan
Türk-Şad tarafından suçlanmasından anlıyoruz [177].
Aslında elçilik heyeti daha evvel yapılmış olan askeri ittifakın
yenilenmesi için gönderilmişti.
Bizans elçisi, Türk-Şad (Turksanthos)'a aşırı nezaket göstermiş; ancak,
şad ''Bizanslıların yalancılığını ve imparator ile aynı ip üzerinde oynadıklarını;
on diliniz var ama, hileniz birdir'' diyerek on parmağını ağzına soktu.
Sonra kendilerinden kaçan Avarları (Varhonitalar) kabul ettiklerini
ve Pannonia'ya yerleştirdiklerini, şimdi nasıl olur da ittifaktan bahsettiğini,
Avar'ların eninde sonunda atlarının altında çiğneneceklerini'' belirtti.
Türk-Şad, ayrıca Gök-Türk elçilerinin neden Kafkasya'nın güc
ve tehlikeli yollarından götürüldüklerini, kendilerinin aslında Dnyeper,
Tuna ve Meriç nehirlerinin nerelerden aktıklarını bildiklerini açıkladı.
Alan ve Utigur (Otuz Ogur)ların Gök-Türkler tarafından itaat altına alınışının
Bizanslıların göz önüne getirmelerini ve doğudan batıya
bütün kavimlerin efendilerinin Gök-Türkler olduğunu iyice bilmeleri gerektiğini söyledi.

Bundan başka Bizans elçileri,
Gök-Türkleri en büyük yasları sırasında rahatsız etmişlerdi.
Çünkü o sırada İstemi Yabgu ölmüştü ve matemi tutuluyordu.
Üstelik yas törenine uymayıp yüzlerini biçakla kesmemişlerdi.
Türk-Şad'ın tepkisini daha fazla çekmemek için,
elçiler bütün bu hakaretlere razı oldular.
Aslında bu konuyla ilgili belgeler kaybolduğu için
daha fazla bilgi sahibi olunamamaktadır [178].

Yas töreni bittikten sonra da Türk-Şad'ın Bizans elçilerine tehditleri devam etti.
Kırım'da Kerç (Bosforos) kalesinin fethedileceğini söyledi.
Türk-Şad'ı kızdıran bir başka olay da Azerbaycan'da
Türk ilerleyişini durdurmak için Sabar Türkleri kütlerinin
Bizans tarafından ortadan kaldırılmasıdır.
Bundan sonra Bizans elçi Ak-Dağ'da bulunan Tardu'nun yanına gitti.
Dönerlerken, yine Türk-Şad'ın kumandanlarından Bukan (Bukhanus, Bohan),
Kırım'daki Bizanslılara ait Kerç kalesini zapt etti.
Bu Gök-Türklerin batıda ulaştığı en son noktadır [179].

İstemi'nin ölümünden sonra yerine oğlu Tardu geçti.
Ancak onun hakkında tarih bilgileri ancak, 581 yılından sonra bulabiliyoruz.

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 1 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 38-41, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl