Yıkılışlarından Sonra Gök-Türkler

2- Yıkılışlarından Sonra Gök-Türkler

Pai-mei Kagan'ın öldürülüp kesik başının Çin'e götürülmesiyle
Gök-Türk hanedanının siyasi varlığı tamamen sona eriyordu.
Zaten hanedana mensup çok sayıda bey gidip Çin'e teslim olmuştu.
Ötüken bölgesinde yıllardır süren iç savaş neticesi boyların dağıldığı bilinmektedir.
Diğer taraftan Uygurlar,
Basmılları mağlup ederek büyük bir siyasi organizasyon halinde
Büyük Uygur Kaganlığı adı verilen devletlerini kurdular [260].
Dolayısıyla Gök-Türk hanedanından gelen
herhangi bir kişinin devleti yeniden canlandırması mümkün olmazdı.
Üstelik uzun süren iç savaş yüzünden
diğer boyların Gök-Türk hanedanına bağlılığı kaybolmuştu.

Bundan sonra birkaç yüzyıl içinde çok nadir de olsa
Gök-Türk ismine kaynaklarda rastlanmaktadır.
Söz konusu isimleri kaynaklardan toplayıp aşağıda sunmaya çalışırsak
şöyle bir değerlendirme ortaya çıkar:
Kapgan Kagan'ın [261] torunu olan A-pu-sse yukarıda da görüldüğü üzere
742 yılının sonlarına doğru ülkesinde patlak veren iç savaşlar
ve diğer kargaşalıklardan dolayı Teng-li Kagan'ın kızı ile giden grupta yer alarak
Çin'deki T'ang hanedanı imparatoruna teslim olmuştu [262].
Ona Çin imparatoru Hsüan Tsung'a bağlılığından dolayı
Shuo-fang bölgesi Chie-tu-fu-shih'lığı (özel vazifeli memur)
ve Feng-hsin prensliği unvanlarının tevcih edildiği anlaşılmaktadır [263].
T'ang hanedanını kökünden sarsan meşhur An Lu-shan'ın isyanı sırasında [264]
A-pu-sse da karışıklıktan faydalanıp isyan etmek planları yaptı.
Daha sonra Çin sınırlarını terk ederek Gobi Çölünün kuzeyine,
eski topraklarına geri döndü [265].
752 yılının bahar aylarında meydana gelen bu ayaklanmanın akabinde
Çin sınırlarına hücum etti [266].
Onun bazı yağmalar yaptığı iki yıl sonra
Beşbalık askeri valisi Ch'eng Chien-li tarafından esir edildiğini öğreniyoruz [267].
Aslında bu hususta çelişkili ifadeler bulunmaktadır.
Bazı belgeler Karlukların o sıradaki yabgusunun A-pu-sse'yı tutukladığını,
ona bağlı boyların da üç ay önceden teslim olduğu şeklinde kayıtlar
ihtiva etmektedir [268].
Neticede Çin başkentine götürülen A-pu-sse,
imparatorun sarayının merdivenlerine sunulmuş
ve Chu-ch'iou caddesinde idam edilmiştir [269].

756 yılında T'ang hizmetine girmiş ve generallik rütbesine yükselmiş olan
A-shih-na Ch'eng-ch'ing, isyan edip Ying-ch'uan bölgesine saldırarak ele geçirmiş,
şehrin muhafızı Hsie Yüan ve vali yardımcısı P'ang Chien'i esir etmişti [270].
Fakat, onun akibeti hakkında bilgi sahibi olamıyoruz.
Herhalde mağlup olup Çinlilere yakalanmıştır.
764 yılında reislerini öğrenemediğimiz yine bir grup Gök-Türk,
Feng eyaletine hücum ederek muhafız general Ma Wang'ı öldürmüşlerdir [271].

Bu tarihten uzun süre sonra Gök-Türklerin Çin sınırlarına tecavüzleri dolayısıyla
kaynaklarda zikredilmelerine rastlanmaktadır.
837 yılına gelindiğinde Chen-wu bölgesinde yaşayan Gök-Türkler,
yüz elli çadır halinde isyan ettiler.
İsyan sebepleri konusunda bilgi yoktur.
Bunlar tarım arazileri ve çiftçilerini yağmaladılar ise de
Çinli kumandan Liou Mien'e mağlup olup pasifize edildiler [272].
Aynı bölgede bulunan Gök-Türklerin on yıl sonra yani 847 yılında,
tücccarlara ve vergi olarak toplanan pirinçlere saldırıp
yağma yapmalarına tesadüf edilmektedir.
Yine o bölgenin idarecisi olan Shih Hsien-chung söz konusu
Gök-Türk bakiyelerini bozguna uğratmış
ve herhangi bir tehlike teşkil etmelerini engellemiştir [273].

Yaklaşık yetmiş sekiz yıl sonra Beş Hanedan döneminde Gök-Türkleri
T'ang İmparatorluğunun yıkılıp yerine küçük devletlerin kurulduğu anda
yine tarih sahnesinde görmekteyiz.
Eski ve Yeni Beş hanedan tarihlerinde yazdığına göre
925 yılının bahar başlangıcında Gök-Türkler elçi gönderip,
kendi ülke mallarından sunmuşlardı.
İfadelerden anlaşıldığına göre Gök-Türkler,
o esnada Çin sınırlarının dışında idiler.
Elçi Hun-chie-lou, aynı zamanda Gök-Türklerin reisi olabilirdi [274].
Aynı yılın kış mevsiminde Gök-Türkler Hsi,
Tu-hun gibi Moğol boylarıyla birlikte yine elçi göndermişlerdi [275].
Bahsettiğimiz elçilik heyetlerinin akabinde muhteviyatı enteresan bir kayıt vardır.
Buna göre imparator Ming-tsung,
Po-ssu-ma-p'o (pi)'yi ziyaret edip Gök-Türk tanrısına kurban sunmuş,
kuzey geleneklerine göre tören yapılmasını müsaade etmiştir.
Ertesi yıl Gök-Türklerin başında başka bir reis göründüğüne göre
söz konusu tören bir cenaze töreni idi
ve imparator Hun-chie-lou'nun ölümü dolayısıyla tören yapılmasına müsaade etmişti.
Gök-Türklerin reisinin adı Chang Mu-chin idi.
O da Çin sarayına vergi sunmuştu [276].
931 yılında Çin imparatoru Ming-tsung'u ziyaret eden Gök-Türk elçisinin adı
Tu-a-shu idi [277] ve büyük ihtimalle o da onların reisi durumunda bulunuyordu.

934 yılında Gök-Türkler ilişki kurdukları Sonraki T'ang hanedanı yıkılınca
Sonraki Chin hanedanı kuruldu (936-944).
Bu hanedan döneminde 941 yılının sonbaharında Gök-Türk elçisi Hsüe Tung-hai
adı geçen hanedanın başkentini ziyaret etmiştir [278].

941 yılı Gök-Türklerin Çin'e son elçi gönderildikleri tarihtir.
745 yılında son kaganları Pai-mei, Uygurlar tarafından öldürüldükten sonra
Çin'e sığınmak zorunda kalan Gök-Türkler,
aradan uzun zaman geçmesine rağmen benliklerini kaybetmemişler,
fırsat buldukça ayaklanmışlardır.
Beş Hanedan döneminde ise adı geçen tarihe kadar
diplomatik ilişkiler kurduklarına tesadüf ediyoruz.
Bu devirde yani 907 yılında T'ang İmparatorluğunun yıkılmasından sonra
ortaya çıkan zayıf devletlerle ilişki kurabilecek kadar güçlendikleri anlaşılmaktadır.
Ama güçlerinin miktarı ve akıbetleri konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Yeni Beş Hanedan Tarihi'nin Gök-Türkler hakkındaki son kaydına göre
askeri valilerinin hepsinin kaybolması sebebiyle [279] artık kayıtları tutulamamıştır.

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 3 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 384-387, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl