734-742 Yılları Arasındaki Olaylar

IV- GÖK-TÜRKLERİN SONU

1- 734-742 Yılları Arasındaki Olaylar


II. Gök-Türk devletinin sonu yani Bilge Kagan'ın ölümünden yıkılışına kadar olan devre
müstakil bir çalışma olarak ele alınmadığı gibi,
çeşitli araştırmalarda sadece birkaç cümle ile değerlendirilmiştir.
Bunun sebebi hiç şüphesiz yaklaşık on yıllık dilimini ihtiva eden
734-744 yılları arası ile ilgili kaynakların az bilgi vermesidir.
Bilindiği gibi Orhun Abidelerindeki bilgiler Bilge Kagan'ın ölümüyle kesilmektedir.
Diğer taraftan her zaman Gök-Türk tarihi hakkında zengin malzeme
taşıdığını söylediğimiz Çin kaynakları da artık yetersizleşmektedir.
Sadece CTS 194A ve HTS 215B'nın yanında
Wang Chung-ssu adlı bir kumandanın biyografisinde bir sayfayı geçmeyen bilgiler vardır.
İmparator kayıtlarında da (Pen-chi) bir cümle bulunmaktadır.

Çin kaynaklarında Gök-Türklerin bu devresiyle ilgili bilgilerin azalmasının sebebi,
onların Çin'deki T'ang hanedanı için bir tehlike olmaktan çıkmaları,
daha çok siyasi ve benzeri ilişki kurmalarıdır.
Eğer aksi olup savaş vesair hadiseler meydana gelse
şüphesiz kaynaklardaki bilgiler çoğalırdı.
Zaten 723 yılından sonra II. Gök-Türk devleti ile Çin'deki T'ang hanedanı arasında
barış yapılmış ve uzun sayılabilecek bir süre savaş çıkmamıştı.

Kaynaklardaki bilgilerin az olması bize tarihimizin söz konusu
devresini inceleme yahut bir iki cümleyle geçiştirme hakkı vermemelidir.
Bunu düşünerek konuyla ilgili bütün bilgilerin
Çin kaynaklarından tercümesini yaptıktan sonra değerlendirmeye çalıştık.

682 yılında Kutlug Kagan liderliğinde kazanan II. Gök-Türk devleti
kısa zamanda yine Orta Asya'nın en büyük devleti seviyesine yükselmişti.
Onun ölümüyle yerine 692 yılında geçen Kapgan,
yirmi dört yıl hüküm sürdükten ve bir Bayırku isyanını bastırdıktan sonra
mağrur bir şekilde geri dönerken pusuya düşürülmüş ve 716 yılında katledilmişti.
Kapgan'ın oğlunu tahttan uzaklaştıran Kül Tegin,
aynı yıl ağabeyi Bilge'nin kagan olmasını sağladı.
Kaganlığının ilk yıllarında çok sayıda boy isyanını bastıran Bilge,
723 yılına gelindiğinde Çin'i de hem bozguna uğratmış
hem de barış yapmak zorunda bırakmıştı.

On sekiz yıl devleti idare ettikten sonra Bilge Kagan
bir bakanı (Buyruk Çor) tarafından zehirlendi.
Ölmeden önce kendisini zehirleyen Buyruk Çor ve ortaklarını öldürttü [228].
Kendisi de 25 Kasım 734 tarihinde vefat etti [229].
Defin töreni ise 22 Haziran 735'te yapıldı [230].
Bu olayların teferruatı kitabelerde nakledilmesi dolayısıyla bilinmektedir.
Kitabelerde bilgiler onun hayatını anlattığı için
Bilge'nin ölümünden sonra tamamen kesilmiştir.
Bundan sonrası sadece Çin kaynaklarından takip edilebilmektedir.

Devrin iki önemli Çin kaynağı T'ang hanedanının eski [231] ve yeni [232]
resmi tarihlerinde bulunan Gök-Türk bölümlerindeki kayıtlara göre
takip etmek mümkündür.
Ayrıca Wang Chung-ssu'nun adı geçen her iki tarihte bulunan biyografisi
bahsettiğimiz metinleri destekleyici malumat taşımaktadır.
WHTK'daki metinler de ilk defa tarafımızdan tercüme edilerek değerlendirilmiştir [233].

Anlaşıldığına göre Bilge'nin ölümü üzerine bir araya gelen devlet adamları
ittifakla onun oğullarından İ-jan'ı kagan olarak tahta geçirdiler [234].
Ancak onun tahtta kaldığı süre problemlidir.
CTS 194A fazla yaşamadan öldüğünü bildirirken,
HTS 215B sekiz yıl tahtta kaldığını nakletmektedir.
Diğer kaynak TCTC 214 [235]'teki bilgilerde de
İ-jan Kagan'ın hükümdar olduktan kısa bir süre sonra öldüğü yazılıdır.
TFYK 975'te ise 741 yılında Tengri Kagan'ın ölümüne işaret edilmiştir [236].

Yedi yıl sonra dahi Tengri Kagan başta görüldüğüne göre
HTS 215B'de verilen bilginin yanlış ve karışık olması muhtemeldir.
Neticede babasının ölümünden sonra tahta geçirilen İ-jan Kagan
yakalandığı hastalıktan kurtulamamış ve fazla yaşayamamıştır.

İ-jan Kagan'dan sonra yerine kardeşi II. Gök-Türk devleti tahtına çıktı.
Unvanı Bilge Kutlug (Pi-chia Ku-tuo-lu) Kagan idi.
Çin'deki T'ang hanedanı hemen harekete geçerek
Sağ Chin-Wu muhafızları generali Li Chih'yı elçi olarak gönderip
Teng-li (Tengri) Kagan unvanını sundular [237].
Çinlilere göre Teng-li'nin anlamının ''eski hayatında ektiğini biçen
(iyi veya kötü hareketler için cezalandırma)'' olduğu bildirilmektedir [238].

Teng-li'nin yaşı küçük olduğu için devlet işlerinde
pek muktedir olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu yüzden ünlü vezir Tonyukuk'un kızı olan annesi Po-fu Hatun
devlet işlerinde fazla müdahele etmek fırsatı buldu.
Hatta vezirlerden Yü-ssu Tarkan [239] ile işbirliği yaptı.
Hedefleri devlet idaresini tam manasıyla kontrollerine almak idi.
Ancak onların gizli ittifakına diğer boylar katılmadılar.
Ayrıca onların bu tür gizli hareketlerini devletin ileri gelenleri
ve boylar dahil herkes duymuştu.

Bu sırada II. Gök-Türk Devleti'nin merkezinde Teng-li,
kagan sıfatıyla hükümdarlık tahtında idi.
Devletin doğusunu Sol Şad unvanıyla,
batısını Sağ Şad unvanıyla iki amcası idare ediyordu [240].
Söz konusu iki kanat idarecisi başarılı yönetimleriyle tanınmışlar ve subayların,
kumandanların çoğu özellikle genç ve dinamik olanları tarafından sevilmişlerdi.
Dolayısıyla daha çok hürmet ediliyorlardı [241].

Kaganın devleti idare edecek vasıflara sahip olmayışı
Gök-Türk devletini temelinden sarsmış, ülkede birlik bozulmaya başlamıştı.
Bu esnada özellikle Kagan'ın annesinin bir vezirle gizli ittifak yapıp
devlet idaresini ele geçirmeye çalışması karışıklıkların baş sebebi olarak görülmektedir.

Bu arada T'ang hanedanın imparatoru Hsüan Tsung,
740 yılında Teng-li'nin hükümdarlığını tanıdı.
Amcalarının devlet içinde güçlenmeleri Teng-li ve annesini korkutuyordu.
Hakimiyetlerinin sağlamlaştırılması için onları
yani Sol ve Sağ Şadları ortadan kaldırmaya karar verdiler.
Önce kurdukları komplo ve çevirdikleri entrika ile sağ kanat şadını
yani batıdaki amcayı öldürdüler.

Askerlerini ve bütün halkını kendilerine bağladılar.
Bu hadiseyi duyan doğudaki sol kanat şadı P'an Kül Tegin,
aynı şeyin kendi başına geleceğini düşündü.
Onların kendisine karşı harekete geçmelerini beklemeden derhal
Teng-li'ye hücum edip onu öldürdü.
Boş kalan kaganlık makamına Bilge'nin bir başka oğlunu getirdi.
Fakat P'an Kül Tegin'e kimse destek vermiyordu.
Basmıllar fırsattan istifade onu mağlup ettiler.
Yenilen P'an Kül Tegin,
kendisine bağlı kuvvetlerin tamamını kaybetti ve tek başına uzaklaştı [242].
Gök-Türk devletinde taht mücadelesi olanca hızıyla acımasızca sürüyordu.
P'an Kül Tegin'in tahta geçirdiği kaganı Ku-tuo (Kutlug) Yabgu öldürüp,
yine Bilge Kagan'ın bir başka oğlunu hükümdar yaptı.
Aynı Yabgu bir süre sonra
yeni kaganı da öldürüp kendisini kagan ilan etti [243].

Yaklaşık iki yüz yıldan beri kuzeylerini sürekli tehdit eden komşularının
bu hale düşmesi Çinlileri harekete geçirdi.
İmparator tarafından Sun Lao-nu adlı elçiye özel görev verilerek Uygur,
Karluk ve Basmıl gibi Türk boylarının yanına gönderildi.
Adı geçen boylara Gök-Türk devletinden ayrılıp,
Çin'e bağlanmaları teklif ediliyordu [244].
Çinlilerin bu teşebbüsü Orta Asya Türk tarihi için
uzun sayılabilecek barış dönemini sona erdirdi.
Aşağı-yukarı yirmi yıldan beri Gök-Türklerle Çin arasında önemli bir savaş olmamıştı.

Çinlilerin tahrikiyle zaten zayıflamış olan Gök-Türk hakimiyetine karşı Basmıl,
Karluk ve Uygurlar ayaklandı [245].
Gök-Türk Kaganı Ku-tuo (Kutlug) Yabgu'yu öldürdüler.
Ayaklanan üç Türk boyu kendi içlerinde önceliği Basmıllara verdi.
Onların reisi Chie-tie-i-shih Kagan ilan edildi.
Sağ ve Sol kanat yabguluklarını ise Karluklarla Uygurlar paylaşmışlardı.
Kaynaklarda belirtilmesine rağmen
batıda olmaları sebebiyle Sağ kanat yabguluğunu Karlukların almaları muhtemeldir.
Doğu yani Sol kanadının ise Uygurların bulunduğu yere yakınlığı sebebiyle
onlara ait olması daha uygundur.
Bu üç boyun reisi beraber Çin'e elçi gönderdiler; [246]
zaten daha önce tahrik edilmişlerdi.
Henüz bağımsızlıklarının ilk anında Çin ile yakın ilişki kurmak istiyorlardı.

Bu arada T'ang imparatoru kuzeydeki Ling eyaletine
kendisini ispatlamak arzusunu taşıyan bir kumandan olan
Wang Chung-ssu'yu tayin etti.
Adı geçen kumandan önce Moğol boyları Hsi ve Nu-chieleri
Sang-kan Irmağı kenarında bozguna uğrattı.
Ahalilerinin büyük bir kısmını ele geçirdi.
Bu şekilde Gobi Çölünün kuzeyinde bulunan
diğer boylara göz dağı vermek niyetinde idi [247].
Bunu göstermek için akabinde büyük bir toplantı yaptı.

Ku-tuo (Kutlug) Yabgu'nun öldürülmesi sırasında çıkan
karışıklıkları yakından takip eden Wang Chung-ssu,
Gobi Çölünün ağzına gitmiş, onları korkutmuştu [248].
Son kaganın öldürülmesinden sonra Basmıl,
Uygur ve Karluklardan kurtulabilen Gök-Türk ahalisi
eski Doğu Kanat Şad'ı P'an Kül Tegin'in oğlunu
Wu-su-mi-shih (Ozmış) Kagan unvanıyla tahta geçirdiler [249].

Wang Chung-ssu'nun, Gobi Çölüne gelişi
Wu-su-mi-shih (Ozmış) Kagan'ı korkutmuştu.
Siyasi hakimiyetinin ve askeri gücünün iyice dağıldığını gören kagan
Çin imparatorunu ziyaret edip, ona bağlılığını göstereceğini bildirdi.
Fakat daha sonra söz konusu niyetinden vazgeçince adı geçen Çinli kumandan
onu yakalamak üzere harekete geçti.
Ancak kendisi savaşmak yerine müttefikleri Uygur,
Karluk ve Basmılları Wu-shu-mi-shih (Ozmış)'nın üzerine saldırttı.
Mağlup olan Wu-shu-mi-shih kaçmaya başladı.
Bu sefer Çinli kumandan onun peşine düştü [250].
Sağ kanadında bulunan kuvvetleri bozguna uğratıp geri döndü.

Ardı ardına darbelere maruz kalan Gök-Türk hanedanından kopmalar
ve Çin'e sığınmalar görülüyordu.
Wu-su-mi-shih- (Ozmış)'nın batı kanadı yabgusu A-pu-ssu, Batı Şad'ı Ko-la-to,
Kapgan'ın torunu Po-te-chih Tegin, Bilge Kagan'ın kızı Ta-lo prenses
İ-jan Kagan'ın hanımı Bilge Yü-sai-fu, Teng-li Kagan'ın kızı Yü-chu-kung prenses
binden fazla çadır aileyi oluşturan ahali gidip Çin'e sığındı [251].
Bu hadise dolayısıyla zaten mahvolmaya yüz tutan Gök-Türklerin nüfusu
iyice azalmıştı.
T'ang imparatoru Hsüan Tsung, teslim olanlardan çok memnun kalmış
ve Hua-wu-lou adlı köşkte bütün sığınan Gök-Türklerin şerefine şölen tertip etmiştir.
Ayrıca çok sayıda hediyeler sundu (742 yılı) [252].
Çin imparatoru söz konusu hadiseden memnuniyetini belirtmek için bir de şiir söylemiş,
hasat zamanı yiyecek ihtiyaçları için onlara iki milyon ölçek un verdirtmişti [253].
Bu arada mevkilerine göre unvanlar dahi sunulmuştur.

Wu-su-mi-shih (Ozmış) Kagan'ın üzerine tekrar hücuma karar veren Wang Chung-ssu,
bu sefer Basmıl, Karluk ve Uygurları kullandı.
Ona göre uygulanabilecek en iyi plan bu boyların birlikte Kagan'a saldırması idi.
To-lo-ssu kalesine karşı harekete geçen üç boy arkasından K'un Suyunu takip ederek
Wu-su-mi-shih (Ozmış) Kagan'ı öldürdüler.
Böylece Wang Chung-ssu hiç hareket etmeden zafer kazanmış oluyordu.
O sadece Çin'in kuzeyinde kale tamiriyle uğraşmış,
Çin Seddindeki Ta-t'ung ve Ching-pien kalelerini birleştirerek,
gelecekte bu yönden kuzeyli kavimlerin yapacakları saldırı yolunu
kapatmak istemişti [254].
Wu-su-mi-shih (Ozmış) Kagan'ın kesik başı Çin başkentine götürüldü [255].

Başlarına geçen kaganların sırayla öldürülmesi
Gök-Türklerin arta kalanlarını hala yıldıramıyordu.
Sonunda kesik başı Ch'ang-an'a götürülen Wu-su-mi-shih (Ozmış)'nın oğlu
Ku-lung-fu Pai-mei'i kagan seçtiler (744 yılı).

Çin imparatoru Hsüan Tsung, artık Gök-Türkleri
kesin bir şekilde ortadan kaldırmak arzusunda idi.
Bu yüzden Gök-Türklerin son durumunu gayet iyi bilen kumandan
Wang Chung-ssu'yu tekrar onların üzerine gönderdi [256].

Çinli general Sa-ho-nei dağına ulaştı.
Burada Pai-mei Kagan'ın Sol (doğu) kanadını idare eden
A-po Tarkan'a bağlı onbir boyla savaştı ve mağlup etti.
Akabinde Pai-mei Kagan'ın batı kanadına yüklendi [257].
Tam bu sırada Orta Asya tarihini değiştirecek mühim hadiseler meydana geliyordu.
Çin imparatorunun tahrikiyle Gök-Türk devletinin kaganını öldürerek
zaafa uğratan Basmıl, Karluk,
Uygur gibi Türk boylarının arası açılmıştı.
Daha önce kağanlığı tanınan Basmıl reisi Ku-li Pei-lo
kendini Kutlug Boyla Kül Kagan ilan etti.
Arkasından Çin imparatoru Hsüan Tsung'a elçi gönderip durumu bildirdi.
Böylece Uygur devleti resmen kurulmuş oluyordu [258].
Artık iki yüz yıllık tarihi Gök-Türk merkezi Ötüken bölgesi,
Uygurların eline geçmişti.

745 yılının başlarına gelindiğinde
Ötüken'de hakimiyetini iyice sağlamlaştıran Uygur kaganı,
son Gök-Türk kaganı Pai-mei'e saldırdı ve mağlup edip öldürdü.
Pai-mei'in kesik başı babasınınki gibi Çin başkentine götürüldü [259].
Hayatta kalabilmeyi hala başaran Bilge Kagan'ın hanımı da
son kabilelerle birlikte Çin'e sığındı.

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 3 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 379-384, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl