Ch'i-min'in Siyasi Güç Olarak Ortaya Çıkması

a- Ch'i-min'in Siyasi Güç Olarak Ortaya Çıkması

597 yılında T'u-li'nin Çin'e elçi gönderdiğini
ve bir Sui prensesiyle evlenmek istediğinden yukarıda bahsetmiştik.
Gök-Türk ülkesini parçalamayı kendisine gaye edinen Çin imparatoru,
derhal bu teklifi kabul etti.
Harem işleri müdürüne hanedan ailesinden bir kıza
altı merasim (liu-li)i öğretmesini emretti.
Seçilen bu prensese An-i unvanı verilmişti.
Sui imparatorunun esas niyeti Tou-lan Kagan'ı
Gök-Türk ülkesinden saf dışı etmek idi [296].
Bundan dolayı T'u-li'nin elçisine çok fazla hürmet gösterilen bu tören düzenlendi.
Bu şekilde T'u-li'ye daha değer verildiği gösterilmek istenmişti.

Bununla birlikte imparator Wen, Tou-lan'ın kuvvetinden çok çekiniyordu.
Onun kızgınlığını yatıştırmak için de Niu Hung,
Su Wei ve Hu-Hsiao-ch'ing [297] birbiri ardına elçilik heyetleriyle
Tou-lan Kagan'ın yanına gönderildi.
Tou-lan Kagan'la Su Wei evlilik yolu ile müttefik olmak konusunda anlaştılar.
Bu arada SS [298] ve PS [299]'deki Gök-Türk bölümlerinde kaydedilmiş
''İmparator kuzey yabancılarını kendi aralarında ayırmak istiyordu''
ifadesinden Sui imparatorunun çift taraflı entrika çevirdiğini söylemek mümkündür.
Zaten arkasından Tou-lan Kagan,
üçyüz yetmiş elçilik heyetini Çin sarayına yollamıştır.
Bu bir bakıma aynı sıralarda Doğu Gök-Türk-Sui münasebetlerinin
resmi olarak devam ettiğini göstermektedir.
Kuzey taraflarında oturan ve hala reis durumunda olan T'u-li,
An-i prenses ile evlendi.
Casus elçi Ch'ang Sun-sheng, bu sırada onun yanında idi.
Ona çok zengin Çin hediyeleri sunarak, güneye hareket edip Ötüken'i ele geçirmesi
ve Doğu Gök-Türk devletinin kaganı olması yolunda teşvikler yapıyordu.
Bu gelişmelerden haberdar olan Tou-lan çok kızdı.
Çin'e gönderdiği hediyeleri kesti; kendisinin büyük kagan olduğunu,
T'u-li gibi olmadığını söyleyerek, Çin'e karşı fevkalade büyük bir saldırıya hazırlandı.
Onun bu niyetini öğrenen T'u-li,
Çin adına casusluk yaparak acele adam gönderip, saldırıyı bildirdi.
Zamanında Gök-Türk akınlarının düzenleneceğini haber alan Çinliler,
sınır garnizonlarında hazırlıklar yaptılar.
Ertesi yıl (598) Tu eyaleti prensi Hsiu, Ling garnizonuna,
onunla savaşmak için çıktı.
Tou-lan Kagan'ın harekat yolları üzerinde vaktinden önce gerekli müdafaa
tedbirleri alındığı için, Gök-Türkler bu akınlarda fazla başarılı olamadı.

T'u-li - Sui işbirliğine karşı Çin'i cezalandırmaya kararlı görünen Tou-lan Kagan,
599 yılında tekrar harekete geçti.
Nisan ayında gelişen bu akınların hedefi Ta-t'ung kalesi idi.
Ancak, T'u-li yine Çin adına casusluk yaparak,
akın yolunu Sui imparatoruna bildirdi [300], ilerleyen Gök-Türk ordularına karşı
altı Çin kumandanı savunma yapmak için gönderildi.
Baş kumandanları ise Han bölgesi prensi Liang idi [301].
Kuzey sınırlarda uzun bir savunma hattı meydana getirilmişti.
Fakat, Çinli başkumandan Liang, savaşmaya yanaşmadı [302].
Bunu Gök-Türk kuvvetleriyle karşılaşmaktan çekindi diye yorumlamak mümkündür.
Çünkü akabinde Tou-lan çok daha fazla avantajlar elde edecekti.

Kendisine karşı hazırlanan Çin ordusunun duraklamasından faydalanan Tou-lan,
Batı Gök-Türk kaganı Tardu ile ittifak yaptı.
Ordularını birleştirdiler.
Müttefik ordu Işbara Kagan zamanından beri Gök-Türk devletine
ve milletine devamlı ihanet eden T'u-li'yi cezalandırmak üzere harekete geçti.
Çin Seddinin kuzeyinde bir yerde hücuma uğrayan T'u-li
ve Çinli danışmanı Ch'ang Sun-sheng ağır bir mağlubiyet aldı.
T'u-li'nin ağabey, kardeş ve yeğenlerini yakalayan Tou-lan, bunları öldürdü.
Arkasından Sarı Irmağı geçen Tardu ve Tou-lan'ın kuvvetleri
Wei eyaletine kadar girdi.
Mağlup T'u-li'ye bağlı bütün boylar dağılmışlardı.
Yalnız kalan T'u-li, yanında Ch'ang Sun-sheng ile beraber
beş süvariyle birlikte güneye doğru kaçtılar.
Gece yapılan bu kaçış sabaha kadar sürerken,
birkaç yüz süvari toplamayı başardılar.
Yüz li (57,6 km.)lik bir mesafeyi yürüyerek aşmışlardı.
T'u-li ve yanındakiler mağlubiyetlerinden dolayı
Çin imparatorunun tepkisinden korkuyorlardı.
Tardu'ya sığındıkları takdirde hayatlarının kurtulma imkanı olacağını düşünüyorlardı.
Bu durumu sezen Ch'ang Sun-sheng, bir plan hazırladı.
Gizlice Fu-yüan garnizonuna adam göndererek,
kalenin yükseklerinde işaret ateşi yaktırttı.
Birden bire kaleden dört ateşin yükseldiğini gören T'u-li
bunun sebebini Çinliye sordu.
Ch'ang Sun-sheng cevap olarak kalenin yüksek ve sarp bir yerde olduğunu,
Çin usulüne göre uzaktan düşmanlar geldiğinde iki işaret ateşi,
sayıları çok ise üç işaret ateşi,
eğer büyük bir kuşatma var ise dört işaret ateşi yakıldığını söyleyip,
arkalarından gelen askerlerin kaleye yakın olduklarını
ve her taraftan sardıklarını belirtti.
Bunun üzerine endişelenen T'u-li, yanındakilerin kaleye girmelerini emretti.
Neticede kurnaz Ch'ang Sun-sheng,
kolay bir şekilde T'u-li ve beraberindekileri kaleye sokmuş idi.

Kaleye sığındıktan sonra Ch'ang Sun-sheng,
T'u-li'nin toygunu Chih-shih'yı Gök-Türk süvarilerinin başında kumandan olarak
bıraktıktan sonra T'u-li'yi yanına alarak,
hızla başkent Ch'ang-an'a doğru harekete geçti.
Haziran ayında sarayda imparatorun huzuruna çıkabildiler.
Bu hareketinden dolayı mükafat olarak
Hsün-wei Piao-ch'i generalliği unvanını tevcih etti.
Üstelik Çin'e sığınan Gök-Türkleri gözetme görevi de tevdi edilmişti.

Çin imparatoru, kuzeyde hızla gelişen
Gök-Türk hücumlarını durdurmanın zor olduğunu anlamıştı.
Bu sebepten o sırada Çin sarayına gelen Tou-lan'ın elçisi
Yin-t'ou Tegin ile T'u-li'nin kendi aralarında anlaşmalarını istedi.
T'u-li durumu çok iyi anlatınca, Çin imparatoru,
ona çok derin hürmet gösterip, hediye sunmakta gayet cömert davrandı.

Bu arada Tou-lan Kagan'ın kardeşi Yü-su-lu [303], Çin'e gidip sığındı.
Bu şahıs karısı ve oğullarını bırakarak gelmişti.
İmparator, Yü-su-lu ile T'u-li'nin zar oyunu oynamalarını emretti.
Bu kumar oyunu neticesinde Yü-su-lu bütün değerli eşyalarını kaybetti.
Hiçbir şeyi kalmayınca Yü-su-lu,
Çin imparatoruna bağlılığını bildirmmek zorunda kaldı [304].
TCTC'de ise bu hadise farklı anlatılmaktadır [305].
Buradaki kayda göre T'u-li ile Çin sarayına gelen Yü-su-lu'nun etki altında bırakılıp,
Çin imparatoruna bağlanması gerekiyordu.
Onun etki altına alınması vazifesi imparator Wen tarafından T'u-li'ye verildi.
Neticede Yü-su-lu da Çin imparatoruna bağlandı [306].

Aynı sıralarda (haziran ayı) sınırlara yığılmış olan Çin kuvvetleri harekete geçti.
Kao Kung'un idaresindeki kumandanlardan Chao Chung-ch'ing,
üç bin askerle öncü kuvvet olarak yürüyüşe geçti.
Tsu-li dağına ulaştığında az sayıda Gök-Türk kuvvetleriyle karşılaştı.
Yedi gün durmadan savaşıldı.
Mağlup olan Gök-Türkler geri Ch'i-fu-po'ya çekildiler.
Burada takip eden Çin ordusu tarafından tekrar mağlup edildiler
ve binden fazla esir verdiler.
On binden fazla sürü hayvanları Çinlilerin eline geçti [307].
Gök-Türk ordusu kendisini toparladı
ve Chao Chung-ch'ing'e karşı büyük bir hücum başlattı.
Dört gün süren yeni savaşta Çin ordusu tam yenilmek üzere iken
Kao Kung'un takviye kuvvet olarak yetişmesiyle
durum tersine döndü.
Tekrar mağlup olan Gök-Türk kuvvetleri geri çekildi.
Çin ordusu onları Pai-tao'daki Ch'in-shan'a kadar takip etti.
Ancak Çin sınırlarına ulaşıldığında
Çin ordusu dışarı çıkmaya cesaret edemedi ve geri döndü.
Bu savaşlar esnasında on binden fazla Gök-Türk askeri
Çin'e teslim olmak zorunda kalmıştı.
Wo-ye'de Tardu ile karşılaşan Çinli harekat orduları başkumandanı
Tuan Wen-chen, onu mağlup etti [308].

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 1 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 65-67, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl